yabancı dil öğrenmenin süresini kabaca hesaplarsak
Yabancı dil öğrenimi söz konusu olduğu zaman en merak uyandıran konulardan ilki bilinen yabancı dillerin sayısıysa ikincisi yabancı dil öğrenme hızıdır. Ne yazık ki, yabancı dil öğrenmenin süresini yanlış hesaplamak yanlış beklentilere dolayısıyla büyük hayal kırıklıklarına, hatta duygu durumu bozukluklarına yol açıyor.
Özellikle İngilizce öğrenme/ilerletme heveslisi kişilerden sıklıkla telefon alırım. Arayanlar İngilizceyi tam olarak öğrenememekten yakınırlar ve “artık İngilizceyi h-a-l-l-e-t-m-e-k” istediklerini ifade ederler. Sesleri bezgin, gergin, handiyse hınçlıdır. Hemen hepsinin öyle ya da böyle İngilizce öğrenmekle hazırlık sınıfları, lise dersleri, kurslar ya da özel dersler çerçevesinde deneyimleri vardır. Gerginliklerinin nedeni yıllardır öğrenmek için çaba göstermelerine karşın bu nankör dilin hayatlarının ilerlemesine engel olduğuna inanmalarıdır. Yeterince emek vermiş ve fazla fazla zaman ayırmışlardır, ama olmamıştır.
Bayan A iki yıldır İngilizce özel ders aldığından, ancak hâlâ hiçbir şey anlamadığından yakınır.
“İki yıl bir dili öğrenmek için de öğrenememek için de çok uzun bir süre, toplamda kaç saat ders yaptınız?” diye sorarım.
Karşı taraftan ses çıkmaz.
“Yıl dil öğreniminde süre hesaplamaya destek olacak bir birim değil, yıl gibi torba bir birim yerine saat gibi küçük bir birim üzerinden düşünürseniz, toplamda kaç saat ders yapmışsınızdır? Lütfen 45-50 dakikalık ders saati birimleriyle değil, 60 dakikalık saat hesabı yapın.” derim.
Karşı taraftan ses çıkmaz.
“Peki, özel ders aldım diyorsunuz, bir dersiniz kaç saatti ve haftada kaç ders alıyordunuz?”
Karşı taraf genelde bir buçuk saat der ama gerisi fludur.
“Peki, her hafta ders yaptınız mı?”
Karşı taraftan yine ses çıkmaz.
“Peki, belki bir defteriniz vardır, o deftere her derste tarih atmışsınızdır, ben size örnek bir hesaplama yapacağım, o defterde kaç birim ders yaptığınızı buna göre kendi kendinize hesaplarsınız. Bir yıl 52 hafta, hadi iki hafta tatil olsun, 50 hafta hiç aralıksız her hafta 90 dakika ders yaptığınızı varsayalım. 4500 dakika ediyor. Bir yılda 4500 dakika bireysel özel ders yapmış olun. Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Okulu’nun 4 farklı seviye için belirlediği haftalık ders yüküne göre sizin seviyeniz olan başlangıç seviyesinde bir öğrenci 1 haftada 1440 dakika/24 saat ders görüyor. Buna göre siz aslında 1 yıla yayılmış olsa da 3,1 haftalık İngilizce dersi görmüşsünüz.
Bir yabancı dili sökme aşamasında (pekiştirme ya da ilerletme değil) dersler ne kadar birbirine yakın olursa o kadar verim alınır, dersler arasına ne kadar zaman girerse verim o kadar düşer. Bu etkiyi hesaba katmadan ve toplamda 2 yıl yani 100 hafta düzenli ders yaptığınızı varsaysak bile zaten hepi topu 6 haftalık başlangıç seviyesinde İngilizceniz oluyor, 2 yıllık değil. Kısacası roman okuyamamanız, altyazısız film seyredememeniz, konuşamamanız çok doğal. İngilizce öğrenememenizin nedeni yaşınız ya da yabancı dile yeteneğiniz olmaması değil, zekânızda da bir sorun yok, iş güç sahibi olmuşsunuz, sınavlar geçip okullar bitirmişsiniz. Hesabınız, dolayısıyla beklentiniz yanlış. Kendinize yüklenmeyin, haksızlık etmeyin, özel ders defterinizi bulun gün gün saat hesaplayın bakalım aslında net ne kadar zaman geçirmişsiniz. Bundan sonra da İngilizceyle geçirdiğiniz zamanı küçük zaman birimleri halinde tarihleriyle not edin. Bugün 120 dakika özel ders, 29 dakika alıştırma. Yarın 147 dakika alıştırma. Sonraki gün 36 dakika telaffuz alıştırma. İngilizce kumbaranızda saat biriktirin. Elbette çalışan insansınız her hafta 1440 dakikalık/24 saatlik bir hedefe ulaşamazsınız, ama o zaman kendinizden imkânsızı beklemezsiniz, hazırlık öğrencisinin dakika biriktirerek 10 ayda vardığı noktaya siz belki 40 ayda gelirsiniz ama sonunda olur.”
Bayan A yemeyip içmeyip para arttırarak aldığı özel dersin defterini bulamıyor, çünkü öyle bir defter muhtemelen yok, çeşitli kitaplardan çekilmiş sayfa sayfa fotokopiler üzerine boşluk doldurarak yapılmış alıştırmaların dosyaları var, onların da tarihi yok. Bir defter varsa ve tarih de atılmışsa, dersleri sayarken derslerin ne kadar düzensiz, araları ne kadar açık olduğunu görüyor, bazen 3 hafta ders yapılmamış örneğin.
Bayan A en kaba hesapla bile aslında sabırsızlanmasına neden olan “yeterince emek vermiş ve fazla fazla zaman ayırmış” olma duygusuyla yüzleşiyor. Öğrenememesinin nedeninin zekasıyla yetenekleriyle ilgisi olmadığını kavramanın ferahlığını yaşıyor. Bu ferahlık duygusu yanıltılmış olmanın öfkesine üstün gelirse yeniden başlıyor ve bu sefer öğreniyor.