yabancı dil öğrenmekteki ilk engel
Yabancı dil öğrenmenin süresini yanlış hesaplarken aslında hırsımızdan, sabırsızlığımızdan yanlış hesaplamıyoruz. Biz zaten ta bebekken bir dili öğrendiğimize göre bu kadar eğitimle yabancı bir dili de şipşak öğreniriz sanıyoruz. Yabancı dili öğrenmeye başladığımızda belli bir süre geçip de hâlâ teklediğimizde geriliyoruz, hayal kırıklığına uğruyoruz, yılıyoruz.
Tüm öğrenme süreci boyunca yabancı dili farkında olmadan sürekli anadilimizle karşılaştırıyor ve yeni dilden anadil performansı bekliyoruz. Yeni öğrendiğimiz dilden anadilimiz kadar iyi olmasını beklemek haksızlık mı? Değil. Ama anadilin hoppacık öğrenilmiş olduğunu düşünmek anadile haksızlık.
Tam 3 yıl boyunca anne-baba-dede-nine-kardeş-şarkı-türkü-simitçi-komşu sürekli çevremizde sesler çıkarıyorlar ve biz de taklit ederek ortalama 24 ayla-36 ay sonra “dile çıkıyoruz”. Çocuğuz, hadi 18 saat uyuyalım (ki uyku sırasında duymaya devam ediyoruz), ama hadi aktif olarak 6 saat dile maruz kalalım. 2 yaşında 4380 saat, 3 yaşında 6570 saat dile maruz kalmış oluyoruz. Vardığımız seviye: “atta gitti”, “çiş geldi”, “istemem”, “yemem” vb.
Asıl öğrenme 3-6 yaş arasında gerçekleşiyor. Yavaş yavaş cümleler kuruluyor, soyut sözcükler kavranıyor, deyimler kullanılıyor. İlkokula başladığımızda biz farkında olmasak da 13.000 saat dile maruz kalmış olarak okula gidiyoruz. O 13.000 saatte gizli bir emek var. Çocuğun ilk 3 yıl boyunca agu agularının dekoderi olan anne-baba-dede-nine-komşu-kardeşin emeği. Ama asıl dilin seslerini çıkarabilmek, dili kavrayabilmek ve kendisini anlatabilmek için d-e-v-a-s-a bir çaba gösteren çocuğun emeği var.
Anadil çok çok yoğun bir emekle öğreniliyor. Diğer yandan, bu hayalet bir emek. Görülmüyor ve öğrenen kişi anne- baba-nine-dede tarafından dışarıdan sunulan o aktif emeğin farkında olmazken, kendisinin ne kadar emek verdiğini de hatırlamıyor. Hepimiz anadili kolayca öğrendik, hoppacık konuştuk sanıyoruz.
Anadil sadece içine doğduk ve farkına varmadan öğrendik ve zaten ülkesinde yaşıyoruz diye “biliyoruz” demek değildir, işlenmezse, emek verilmezse (okunmazsa, şarkısı türküsü söylenmezse, şiirleri ezberlenmezse, konuşulmazsa, yazılmazsa) tükenmese de sığlaşır. Tükenmez çünkü anadilin ülkesinde yaşamaya devam ettiğiniz için aslında yine farkında olmadan dile maruz kaldığınız için ve mecburen kullandığınız için başlangıç seviyesinde (6 yaş) kalır ve hayatınızı onunla sürdürürsünüz. Ama sizi alsak Uganda’ya yollasak ve kimseyle anadilinizi konuşamasanız, 13.000 saat sonra bu sefer anadilde teklemeye başlarsınız, çünkü 13.000 saat maruz kalacağınız yerel dil baskın gelir. Kısacası antrenman, sürekli, düzenli antrenman dil öğrenmenin temelidir (anadil dahil).
Görsel: Merve Ergenoğlu