dil öğrenmenin yaşı
Yabancı dil öğrenmenin yaşı konusu da en çok tartışılan, üzerinde uzlaşılamayan konulardan biridir. Bence, 11 ya da 36 yaşındaki 1 insan 13.000 saat her yandan günde 6 saat (8 değil, 10 değil) sadece 6 saat bir dile maruz kalırsa edebiyatını yapar, romanlarını yazar. Hangi dil olursa olsun. Bu yüzden ferah olun her yaşta da dil öğrenilir. Bu görüşümü, ileriki yazılarda dünya edebiyatından ve sanatından örneklendireceğim.
Yaygın bir görüş 26 yaşından sonra dil öğrenmek mümkün değildir der. Mümkün değildir demek doğru olmasa da, 26 yaşından sonra dil öğrenmek hakikaten zordur, doğru. Peki ama neden? Bunun nörolojik nedenleri var mıdır? Muhakkak ki, vardır. Ancak aslında 26 yaşından sonra bir yabancı dili dosdoğru, tastamam öğrenememenin nedeni lojistiktir.
26 yaşınızda çoktan dokuz tarakta beziniz vardır, (günde 8 saat çalışıp, 4 saat yollarda sefil olup, çoluk çocuk sürekli kirlenen bir evle uğraşmaktan, eş dost aile peşinde koşmaktan) yaşamınızda özel bir düzenleme yapmazsanız, hiçbir zaman yabancı bir dile 6 saat aralıksız maruz kalamazsınız. Ama 45 yaşında da olsanız sizi tek başınıza İzlanda’ya yollasak, hiç ders almasanız bile günde 6-8 saat İzlandacaya maruz kalsanız 3000 saat sonra konuşmaya başlarsınız. 13.000 değil, 3000 saat yani ortalama 6-8 ay. Kısacası dil öğrenmek lojistik meselesidir.
Öğrenemiyorsanız, kendinizde, zekanızda, yetilerinizde bir sorun olduğunu düşünmek yerine koşullarınıza bir göz atın. İşiniz için her gün 10 saat mesai yapıp haftada 4x45 dakikalık bir kursa ancak yetebiliyorsanız, çoğu hafta ne ödev ne tekrar yapabiliyorsanız, kendinizden üç ayda şakır şakır konuşmayı beklemeyin, kursa devam edin, yaşam koşullarınızda iyileştirme sağlayamazsanız, yine kursa devam edin, vazgeçmeyin, o kursta geçen haftada 3 saat o dile ayırabildiğiniz tek zamansa bile yine devam edin, o saatler kumbarada biriksin, beklentilerinizle birikimlerinizi denkleştirin.
Poliglotlarla (çokdillilerle) genelde 30’lu yaşlarının ortalarına geldiklerinde tanışıyorsunuz. Poliglotlar “yetenekli” oldukları ya da çok erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başladıkları için değil, yabancı dil öğrenmenin düzenli olarak o dile maruz kalmakla mümkün olduğunu bildikleri ve yabancı dile maruz kalmaktan hoşlandıkları için ve en önemlisi sürekli o dile maruz kalacak şekilde yaşadıkları için ardı ardına dil öğrenebiliyorlar. Birden çok kumbaraları (her dil için ayrı bir kumbara) oluyor, o kumbaralara ellerine geçen bozuklukları (banknotları değil) atıp duruyorlar. Bu yüzden 6 yaşında 13 dil konuşan pek poliglot yok ama 40 yaşında pek çok var.
Görsel: Merve Ergenoğlu